The Last of Us Part II Remastered (PC)
- Resul

- 9 Tem
- 12 dakikada okunur
9.5/10
Not: Bu inceleme, The Last of Us Part I'den ve az da olsa The Last of Us Part II'den spoiler içermektedir. Eğer ilk oyunu bilmiyorsanız ve spoiler yemek istemiyorsanız, ilk incelemeyi okumanızı tavsiye ederim.
İlk oyun incelemesine de bu linkten gidebilirsiniz: The Last of Us Part I incelemesi.
Oyun dünyasının oyuncuları en çok ikilemde bırakan ve en çok tartışmalara sahip oyunlarından biri, The Last of Us Part II. İlk PS4'e çıktığı zamanlarda adını normal olarak çok duyduğum bir oyundu. O zamanlarda oynayamamıştım; hatta ilk oyunun incelemesinde de oyuna çok uzak olduğumdan ve ön yargılı olduğumdan, "The Last of Us serisi bence çok büyütülüyor." yazısını yazmıştım ama merak etmeyin, sonra ona da açıklık getirmiştim ve çok yanıldığımı söylemiştim. Yani işin özünde, önceden çok uzaktım The Last of Us serisine. Hem oynama imkanı olarak, hem de ilgi olarak. Ama buna rağmen, o dönemki The Last of Us Part II tartışmalarını duymuş ve az da olsa takip etmiştim. İnsanlar oyunun hikayesi ve gidişatı hakkında çok fazla eleştiri yapmış, tartışmış ve kavga etmişlerdi. İşin ilginç tarafı da, eskisi kadar büyük olmasa bile bu eleştiriler hala devam ediyor. Oyunun PC'ye de çıkmasıyla birlikte, benim gibi hiç oynamamış PC oyuncuları da bu eleştirilere katıldılar ve yine konusu açıldı. Peki, bence The Last of Us Part II nasıl bir oyun? Bu soruyu cevaplamam için önce oyunu biraz anlatmam lazım. Özellikle de hikayesini anlatmam lazım.
Hikaye
(Spoiler içermektedir)
Oyunun hikayesi, ilk oyunun sonundan 4 yıl sonrasını anlatıyor. Ellie ve Joel, artık Jackson kasabasında yaşamlarına devam etmektedir. Joel daha yaşlı görünüyor, Ellie ise artık genç bir kız olmuş. Oyunun giriş sahnelerinde, Ellie'nin arkadaşları Dina ve Jesse'yi görüyoruz. Sonrasında Jackson kasabasında geçen birkaç sahneden sonra, Ellie ile arkadaşları bir devriyeye çıkıyor ve sonrasında da yeni ana karakterimiz Abby'ye geçiyoruz.

Abby ve arkadaşları etrafta Joel'in izini sürüp yakalamaya çalışıyorlar. Peki neden? İlk oyunu oynamışsanız, hatırlarsınız ki ilk oyunun sonunda Joel, Ellie'yi Ateş Böcekleri'nden kurtarmak için ameliyathaneyi basmış ve oradaki doktoru öldürmüştü. Abby de, o öldürülen doktorun kızıymış. Joel, Abby'nin babasını öldürdüğü için ondan intikam almak için her yerde Joel'i arıyor. Edindikleri birkaç istihbarattan sonra, Abby tek başına Joel'i aramaya çıkıyor. Abby'yi ilk oynadığımız kısımlarda, oyun kontrollerine alıştırılıyoruz, birkaç zombi pataklıyoruz ve sonra tekrar Ellie'ye geçiyoruz.


Ellie ile Dina devriyeye çıkmışlar ve bazı bölgelerdeki zombileri temizliyorlar. Sonrasında fırtına için bir binaya geçip binanın gizli katında Dina ile yiyişmeye başlıyorlar. Sonrasında da The Last of Us Part II'nin en sevilmeyen, belki de en nefret edilen kısmına geçiyoruz: Abby'yi ikinci kez oynadığımız kısma. Abby hala Joel'i arıyor. Arayış sırasında büyük bir zombi sürüsüne denk geliyor ve zombiler Abby'yi kovalıyorlar. Zombilerden kaçan Abby, rastgele bir şekilde devriye yapan Joel ile Tommy'i buluyor. Birbirlerine zombilerden kurtulmak için yardım ettikten sonra, Abby sığınma yalanıyla Joel ile Tommy'i kaldıkları yere götürüp ikisine de pusu kuruyor ve Joel'i rehin alıp işkence ediyorlar. Bu sırada Ellie, hoşlandığı arkadaşı Dina ile sığındıkları bir evde yiyişirken, Joel ile Tommy'den uzun bir süredir haber alınamadığını öğreniyor ve yola koyuluyor. Korku ve panik içinde Joel ve Tommy'yi arayan Ellie, Joel ve Tommy'nin izini sürüp rehin aldındıkları evi bulur. İçeride Joel'in bağırma seslerini duyan Ellie, Joel'in bulunduğu odaya girdiği gibi Abby'nin arkadaşları, Ellie'yi de etkisiz hale getirir ve gözünün önünde Joel'i öldürürler.

Joel'in kardeşi Tommy, bu olanlardan sonra Abby'nin peşine düşer. Zaten Abby'nin peşinden gitmek isteyen ve Tommy'nin de bir gece ansızın kamptan ayrılıp Abby'nin peşine düştüğünü gören Ellie ile yavuklusu Dina, Tommy'yi yalnız bırakmamak ve Joel'in intikamını almak için yola çıkarlar ve macera başlar. Ellie tarafında hikayenin ana konusunun genel olarak intikam üzerine işlendiğini söyleyebilirim. Abby'yi oynadığımız bölümlerde daha farklı bir hikayeyi oynuyoruz, daha farklı bir amacımız oluyor. Önceki oyunda tek bir amacımız vardı, Ellie'yi Ateş Böcekleri'ne teslim etmekti. Karanlık bir temaya sahip olsa bile, çok karanlık bir oyun değildi. The Last of Us Part II'nin hikayesi, ilk oyuna göre daha karanlık, daha vahşet içeren ve daha dramatik bir hikayeye sahip. Şimdi oyunu herhangi bir şekilde oynamamış veya hikayeyi bilmeyen birisi bana, bu olayları çok hızlı anlattığım için laf edebilir ama hızlı anlatmadım. Oyunun neredeyse 1.5 - 2. saatinde bu olaylar yaşanıyor. Oyunu sevmeyen kısmın sevmemesinin ana sebeplerinden birinin de genel olarak bu olduğunu gördüm. İlk oyunda, çoğu insanın adamın dibi, bir delikanlı ve bir baba olarak gördüğü Joel'in, oyunun daha ilk saatlerinde tezgaha gelip öldürülmesi. Tabii bunun dışında, Joel'i öldüren ve insanların gözünde oyunun sözde kötü karakteri olarak geçen Abby'yi neredeyse Ellie kadar oynamamız. Oyunun %50'sinde Ellie'yi oynuyorsak, %50'sinde de Abby'yi oynuyoruz. Oyunun ilk sahnesinde müthiş manzaralar eşliğinde Joel'i oynuyoruz ama o da toplasan 10 dakika bile sürmüyor.

Hikayenin Abby tarafından çok bahsetmedim ve biraz ondan da bahsetmek istiyorum. Abby, WLF (Washington Liberation Front) adlı isyancı milis grubunun önemli üyelerinden biridir. Bu grup, Seattle'da salgına karşı hayatta kalmaya çalışan, oldukça sert ve militarist bir yapıya sahiptir. WLF, Scars, diğer adıyla Seraphites adlı tarikatımsı bir grup ile savaş halindedir. Bir gün Abby ve arkadaşı Manny, WLF tarafından üsse çağrılırlar ve yola çıkarlar. Yolda Scars'ın pususuna düşen Abby ve arkadaşları, zorlu şartlar altında bir şekilde üsse ulaşırlar. Üsse geldiklerinde WLF'nin lideri Isaac ile görüşürler ve Abby'nin hem arkadaşı, hem de hoşlandığı çocuk Owen'in bir Scar'ı korumak için başka bir WLF üyesini vurduğunu söyler. Abby, onu bulup getirmek istediğini söylese de Isaac, Scars'a saldırmak için ellerinde bir şans olduğunu söyler ve bu şansı kaybetmek istemediği için de Abby'yi göndermez. Abby'nin üste kalmasını ve Manny ile birlikte ilk saldırıda askerlere liderlik etmesini söyler. Bunun üzerine Abby, Owen'i bulmak için kuralları dinlemeyip, Manny'nin de yardımıyla askeri üsten kaçar ve Abby'nin macerası da bu şekilde başlamış olur.

Bir oyunda iki farklı hikaye ve iki farklı amacı oynuyoruz aslında. İkisinde de konu birini aramak olsa da, bu ikilinin de yolu bir yerde kesişiyor. Oyunun giriş bölümü çok hızlı ve ani bir kayıp ile başlasa da, aslında linçleyen insanların linç ettiği kadar kötü bir hikaye izlemiyoruz bence. İki karakterin hikayesi de bence gayet güzel işlenmiş. Biliyorum, ilk oyunda o kadar bağlanılan ve sevilen bir karakterin bu kadar hızlı öldürülmesi ve üstüne öldüren karakteri oyunda neredeyse Ellie kadar oynamamız insanları sinir edebilir ama olaylara objektif yaklaşmak gerekiyor.
Joel, her ne kadar Ellie'ye bağlansa da, onu kızı gibi de görse, bir yerde dünyanın sonunu getiren adamdır. Joel, Ellie'ye kaybettiği kızına gösteremediği sevgiyi göstermeye ve ilgiyi vermeye çalışıyordu. Onu kendi öz kızı gibi koruyup kolluyordu. Ellie'nin ameliyat sonrası ölmesi, Joel'i gerçekten çok sarsardı ama dünyayı bu zombi felaketinden kurtaracak bir tedavinin bulunmasını engelleyip, üstüne bulabilecek kişiyi de öldürmek bence çok akıllıca bir davranış değil. Sadece Ellie'yi alıp çıksa yine tamam ama doktoru öldürmek bana çok akıl karı bir davranış gibi gelmiyor.
Abby'nin intikamı yerinde bir intikamdı ve Joel ölmeyi hak ediyordu. İnsanlar üzülse de üzülmese de konuya objektif yaklaşılması gerektiğini düşünüyorum. Ellie ile Abby arasında yaşanan şeyler tartışılabilir fakat Joel'in ölümü konusunda Abby'nin haklı olduğunu düşünüyorum. Bu oyunda Ellie'yi o kadar çok sevemedim maalesef, bağlanamadım yani. Abby, Ellie'ye kıyasla beni kendine daha çok çekti ve daha çok bağladı.
Bunların dışında hikayede ilerledikçe, ana karakterlerimizin geçmişlerini de oynuyoruz. Abby ile babası ve arkadaşı Owen'in yaşadığı şeyleri veya Ellie'nin geçen bu 4 yılda Joel ile yaşadığı şeyleri görüyoruz. Ellie'nin dinozor sevgisinden dolayı Joel'in, Ellie'nin doğum gününde onu bir müzeye götürdüğü bölüm, çok sevdiğim bölümler arasındaydı.

Üstüne üstlük, Ellie'nin uzaya gitme hayalini, Ellie'yi uzay müzesine götürüp orada Ellie'nin hayalini gerçek olmayan bir şekilde bile olsa gerçekleştirmesi ve sahnelerdeki o sıcaklık, Joel ile Ellie arasındaki ilişkinin derinliğini bize bir kez daha gösteriyordu. Ben bu sahnelerde hem duygulanmıştım hem de, "Keşke Joel doktoru öldürmeseymiş, Abby de Joel'i öldürmeseymiş." şeklinde düşünüyordum ama bunlar yaşanmasa zaten yüksek ihtimalle ikinci oyunu oynamayacaktık. O yüzden olan oldu deyip, Joel'i özlemle anıyoruz.

Yukarıda dediğim gibi, Abby'nin de geçmişinde, babasıyla ve arkadaşı Owen ile yaşadığı anıları görüyoruz. Abby'nin geçmişinde gördüğümüz şeyler de Ellie'nin geçmişinde gördüğümüz şeyler kadar duygusal ve anlamlı. Ayrıca Abby'nin geçmişinde izlediğimiz sahnelerde de Abby'nin aslında kötü bir karakter olmadığını bize gösteren sahneler görüyoruz. Bu sahneler de Abby'e empati kurmamızı sağlıyordu.
Oynanış - Oyun
Evet, gelelim oyunun kendisine. The Last of Us Part II, temelinde ilk oyundan alınarak yapılmış olsa da, ikinci oyun bu temeli hem genişletti hem de daha da güzelleştirdi.
Hareket Dinamikleri:
Öncelikle hareket dinamikleriyle başlamak istiyorum. İlk oyunda da akıcı olan hareket etme dinamikleri, önceki oyundan daha akıcı ve daha gerçekçi olmuş. Önceki oyunda bir yerlerden bir yerlere zıplayabiliyorduk ama serbest şekilde zıplayamıyorduk. The Last of Us Part II'de serbest bir şekilde zıplayabiliyoruz. Oyuna serbest zıplamanın eklenmiş olması, hareket özgürlüğü sağlamakla birlikte parkur yapma ve bir yerlere ulaşmakta da işimize yarıyor.
Parkur yapma demişken, bir yere ulaşmak için artık sadece bir taraftan diğer tarafa atlamıyoruz. Bu oyunda halat veya çevrede bulduğumuz iplerle sallanıp bir yerlere ulaşabiliyoruz. Bu halatımsı öğelerin fiziğini gerçekten çok güzel yapmışlar. Bazen sarkık halde bulmadığımız ipleri bir yerlere fırlatıp sarkıtıyoruz ve o şekilde sallanabiliyoruz. Ayrıca bu halatımsı öğeler her zaman sallanmak için de kullanılmıyor. Bazen bir kablo oluyor ve o kabloyu bir yerlerden sallandırıp jeneratöre güç vermemiz gerekebiliyor.
Ayrıca, ilk oyunda olmayıp, bu oyunda olan unsurlardan birisi de yerde sürünme mekaniği. Hani çok önemli, oha dedirtecek bir olay değil tabii ama The Last of Us serisi gizlilik temelli bir oyun olduğundan, oyunda olması gereken ve iş yapan bir mekanik olduğundan bahsetmek istedim. Yerde sürünerek geçemediğimiz yerlerden geçebiliyoruz, çimenliklerin arasına girip yere yattığımızda düşmanlar bizi görmüyorlar veya çimenliğin uzunluğuna göre daha geç görüyorlar. Çok büyük bir olay değil, dediğim gibi, ama yeni olan bir şey olduğundan bahsetmek istedim.
Savaş, Stealth, Silahlar ve Silah Yükseltmeleri:
The Last of Us Part II'nin çatışmalar ve gizli oynama konularında, temel önceki oyun olsa bile burada da minik gelişmeler gördüm.
Çatışmalar yine çok zor olmasa bile, yapay zeka ilk oyundan daha zorlayıcı. İlk oyunda çatır çatır vurup geçebiliyordum ama bu oyunda bazen kafamı çıkardığım gibi 1-2 mermi yiyordum.
Oyunun Ellie kısımlarını gizlilik odaklı, Abby kısımlarını da agresif bir şekilde oynayarak deneyimledim. Ellie'de yakından düşmanları sessizce indirmek, Abby'ye göre daha kolay. Özellikle de zombileri çok rahat bir şekilde indirebiliyorsunuz. İlk oyunda hatırlarsınız ki çakılar vardı ve bu çakılarla takırdayanları yakınlarına girip gizli bir şekilde öldürebiliyorduk. Bu oyunun Ellie kısmında o muhabbet yok artık. Ellie'nin bir sustalısı var ve düşmanları deşe deşe ilerleyebiliyoruz. Abby kısımlarında gizlilik odaklı oynayabilmemiz için çeşitli imkanlarımız olsa da, Ellie stealth konusunda Abby'den daha ağır basıyor.
Yakın dövüşten bahsetmişken, artık gelen ataklardan sadece koşarak kaçmıyoruz. Artık dodge atıp gelen ataklardan kaçabiliyoruz. Bu özellik, yakın dövüş çatışmaları için de oldukça güzel bir yenilik olmuş. Çok büyük ve oha dedirtecek unsurlar değil, dediğim gibi, ama önceki oyunun eksiklerini bu oyunda bir şekilde tamamlayabilmişler.
Hareket dinamiklerinin bu oyunda daha akıcı olmasıyla birlikte, gizlilik odaklı oynamak çok daha etkileyici olabiliyor. Ben Ellie'yi oynarken gizlilik odaklı oynadım ve açıkçası karakterin de özelliklerinden dolayı çok zorlanmadım.
Stealth odaklı oynamamız için daha fazla imkanımız var bu oyunda. Ellie'nin sustalısı (çakı gibi kırılmadığından takırdayanları etkisiz hale getirmek için çok iş görüyor), tabancaya takılan susturucu, dikkat dağıtıcı bomba (yükseltince sis bombasına dönüşüyor) ve ilk oyunda da olan yayımız var oyunda.
Yay, ilk oyunda çakıyı saymazsak kullandığımız tek sessiz silahtı ve çok işlevliydi. Part II'de yay kullanmayı biraz daha zorlaştırmışlar. Kontrol etme anlamında değil. Artık birine ok attığımızda sesi duyuluyor ve okun nereden geldiğini hemen tespit edip saklandığımız yeri bulabiliyorlar. Yani, ben bu olayı ilk oyunda çok yaşadığımı söyleyemem ama bu oyunda bolca yaşadım. Hatta bir ara yay kullanmayı bile bıraktım bu yüzden. Oyundaki NPC yapay zekasının gelişmesi bu yönden de zorlayabiliyor oyuncuyu. Ayrıca, yay kullanımını cephane anlamında da zorlaştırmışlar. İlk oyunda kafadan vurduğum düşmanların çoğundan okumu geri alabiliyordum ve bu yüzden de çok cephane sıkıntısı çekmiyordum. Bu oyunda kafadan vuruşlarda attığınız oku geri alma ihtimalini biraz düşürmüşler. Ellie ve Abby'nin kullandığı silahlar farklı. Ellie, ilk oyunda da kullandığımız silahların bazılarını kullanıyor. Abby'de ise genel olarak daha güçlü ve daha modern silahlar kullanıyoruz. Abby'yi oynarken, yayın bir muadili olarak arbalet kullanıyoruz. Arbaletle hem daha isabetli, güçlü atışlar yapabiliyoruz hem de attığımız oku geri alma ihtimalimiz daha yüksek.
Kullandığımız silahları daha iyi hale getirebilmek için bu silahları yükseltmemiz gerekiyor. İlk oyunu oynadıysanız zaten hakimsinizdir bu yükseltme mevzusuna. İlk oyunda silahların özelliklerini açıp, üstüne o özellikleri kendi içerisinde de yükseltmemiz gerekiyordu. Bu durum da yükselteceğimiz silahın özelliğini özenle seçmemize sebep olabiliyordu. The Last of Us Part II'de bu durumu biraz daha kolaylaştırmışlar. Artık açtığımız özelliği sadece açıyoruz ve kendi içerisinde yükseltmemize gerek kalmıyor. Bu yükseltmeleri yaptığımız silah yükseltme tezgahlarını da ilk oyunda nadir ve özel yerlerde bulabilirken, bu oyunda daha sık rastlıyoruz. Önceki oyuna göre daha kolaylaştırmışlar tabii ama yine de uğraşmamız gerekiyor. Çok kolay veya çok zor olmasın diye gayet güzel dengelemişler.
Yetenek Ağacı, Yükseltme Eşyaları, Kasa Şifreleri ve Bulmacalar :
Yetenek ağacı olayını da ilk oyundan daha derin ve farklı yapmışlar.
The Last of Us Part II'de ilk oyuna kıyasla daha detaylı ve daha derin bir yetenek ağacı var. İlk oyunda opsiyonel olarak istediğimiz özelliğimizi güçlendirebiliyorduk ve silah özellikleri yükseltme mevzusunda olduğu gibi yetenekleri hem açıp hem de kendi içinde yükseltmemiz gerekiyordu. İlk oyunda daha basit bir yetenek ağacı vardı ve sınırlı sayıda yetenek vardı. The Last of Us Part II'de yetenek ağacı kendi içinde kategorilere ayrılıyor ve her kategorinin de kendine has özellikleri var. İstediğiniz kategorideki özelliği açabilirsiniz ama The Last of Us Part I'de olduğu gibi istediğiniz yeteneği açamıyorsunuz. İkinci yeteneği açmanız için önce ilk yeteneği açmanız gerekiyor. Teker teker, sıra sıra açabiliyorsunuz yeteneklerinizi. Ayrıca Ellie ve Abby'nin yetenek ağaçları da genel olarak farklı. Yani, The Last of Us Part II'de iki tane yetenek ağacı var.
Silah yükseltmeleri için topladığımız hurdaları ve yetenek ağacı yükseltmeleri için topladığımız hapları bu oyunda daha fazla bulabiliyoruz. O yönden de biraz kolaylaştırmışlar. Daha fazla kasa ve daha fazla loot bulabiliyoruz ilk oyuna kıyasla. Kasaları açmak için etraftan şifre bulmamız gerekiyor, ilk oyunu oynayanlar bu mevzuya zaten hakimdir. İlk oyunda bu kasaları açmak gerçekten çocuk oyuncağıydı. Şak diye şifresini bulup açabiliyordunuz. The Last of Us Part II'de bazı kasalar yine aynı olsa da bazılarının şifresini bulmak birazcık daha zor olmuş. Ben çok kolay bir şekilde yapabildim şahsen, çok zorlamadı beni ama önceki oyun ile kıyasladığımız zaman arada bir zorluk farkı olduğunu görebiliyoruz. İlk oyunda gördüğüm, bulduğum her kasanın şifresini açmıştım ama bu oyunda bulduğum bir kapının (o da kasa gibi şifrelenmiş, arkasında loot olan bir kapıydı) şifresini bulamadığım için açamadım. Azıcık dikkatli olsaymışım bulabilirmişim aslında. Yanlışlıkla hikayede de ilerlediğimden geride kaldı ve geri de dönemedim. Sonrasında bir tane videoya bakıp şifrenin aslında gözümün önünde olduğunu gördüm. Niye anlattım bunu bilmiyorum ama o kapıyı açamamak çok içimde kalmıştı :D. Yani, dediğim gibi kasa şifresi bulma ve bulmaca işleri The Last of Us Part II'de çok zor olmasa bile, ilk oyuna göre zor.
Yeni Düşmanlar:
The Last of Us Part II'deki düşmanlarımız da genel olarak ilk oyundaki düşmanlar gibiler zaten. Sadece bu oyuna özel 3 tane düşman çeşidi eklenmiş.
Köpekler: Köpekler genelde sivillerin evcilleştirdiği hayvanlarıdır ve sahiplerinin yanında gezerler. Belirli bir mesafeye girdiğiniz zaman veya düşmanları şüphelendirdiğiniz zaman kokunuzu takip edip sizi bulurlar. Sizi bulduklarında havlayıp diğer düşmanlara haber verirler ve üstünüze atlayıp size saldırırlar.
Kalıplı Düşmanlar: Fiziksel olarak diğer insanlara göre daha cüsselidirler ve genel olarak ellerinde ağır bir yakın dövüş silahı bulunur. Silah ile kafadan vurursanız öldürmeleri yine çok kolay oluyor ama diğer düşmanlara nazaran daha kuvvetli ve dayanıklılar.
Aksaklar: Aksaklar, kelimenin tam anlamıyla zombilerin canlı bombası gibi bir yaratık. Takırdayanlar gibi kördürler ve sese gelirler. Sizi fark ettiklerinde de üstünüze koşup patlarlar. Patlamaları da, şişkinlerin size attığı bomba gibi asitli bir patlamadır. Patladıklarında da ölmüyorlar, biraz sarsılıp tekrar üzerinize koşuyorlar. Öldürdüğünüz zaman da patlarlar ve yakınındaysanız hasar alırsınız. Öldürmesi çok zor olmasa da güçlü bir zombi.
Rat King: Bu da oyunda bir defa gördüğümüz ve feci güçlü olan değişik bir zombi. Abby'yi oynarken denk geldiğimiz bu yaratık, cüssesi, hızı ve gücü ile gördüğümüz diğer zombiler arasındaki en güçlü zombi türü olabilir. 5-6 veya daha fazla zombinin birleşmiş, cisimsiz ve şekilsiz bir şeye dönüşmüş hali bu zombi. Oyunu tamamen Türkçe oynadım ama Türkçe adı hakkında herhangi bir şey göremedim. Yabancı kaynaklarda da adının "Rat King" olduğu yazıyor. Kısaca, oyunda keyif veren bir boss fight şeklinde gelen bu zombi, gerçekten güçlü bir yaratık.
Grafikler:
Grafik konusunu şu şekil anlatmak istiyorum. Şimdi ben The Last of Us serisine çok geç başlayan bir insanım. İki oyunun da PC'de Remaster halini oynadım. The Last of Us Part I ve The Last of Us Part II'nin PC sürümleri arasında grafik farkı olsa bile çok büyük farklar göremedim. Genel oyun olarak tabii ki de farklı oyunlar ve aralarında normal olarak grafik farkı var, ama müthiş bir fark değil. Yani, Part I iyi grafiklere sahipse, Part II çok iyi grafiklere sahip. İlk oyundaki o post-apokaliptik atmosferi, ilk oyundakinden bile daha iyi yansıtan, manzaralarıyla, bölüm dizaynları ve detaylarıyla ağız açtıran bir oyun olmuş The Last of Us Part II.



RTX 3070'li ve i5 12400F'li bilgisayarımda, yüksek ayarlarda minimum 65-70, maksimum 95-100 ve ortalama da 85-90 FPS'te oyunu oynadım. Minimuma yazdığım değerler de çok nadiren aldığım değerlerdi. İnanılmaz detaylı yerlerde gördüğüm sayılardı.
Türkçe Seslendirme
İlk oyunun incelemesinde de bahsetmiştim Türkçe seslendirmeden ve bu incelemede de bahsetmek istedim. İlk oyundaki dublaj gerçekten çok kaliteliydi ve bu oyunda da bu kaliteyi bozmamışlar. İlk oyunu dublajla bitirip, dublajı beğendiyseniz, bu oyundaki Türkçe dublajı da çok seveceksiniz.
Sonuç
The Last of Us Part II, her şeyiyle iyi bir oyun, oynayın falan deyip kapatmayacağım. Oyunun kötü olduğunu söyleyen insanlar da gördüm ama oyunun kötü olduğunu düşünmüyorum, yani. Hani hikaye ve tema kişiye hitap etmeyebilir. Joel'in ölümü, hikayede bu kadar vahşet ve dram olması insanı rahatsız edebilir, ama ben gerçekten kötü bir oyun görmüyorum.
Evet, ilk oyuna nazaran daha çok vahşet, katliam, şiddet var. İlk oyunda yoktu bu kadar. İlk oyunda yine acımasız bir evrende oynuyor bile olsak, daha rahat bir psikolojide ilerliyorduk ama bu oyun öyle değil. Bu da insanı bir yerden sonra yorabiliyor. Çünkü çok karanlık bir tema var, önümüze gelene hiç acımadan sıkıyoruz, araya dramatik sahneler falan giriyor. Bu senaryonun ve bu sahnelerin işlenişi bence her ne kadar çok güzel yapılmış olsa bile, dediğim gibi, gerçekten yorabiliyor insanı.
Zaten gördüğüm kadarıyla, bu oyundan nefret eden insanların bu oyundan nefret etme sebebi Abby'di. Ben maalesef o tarafta değilim ve Abby'i gerçekten çok sevdim. Joel'i öldürme meselesinde de tamamen haklıydı. İlk başta Ellie, Joel ve Tommy'i esir aldığı evde herkesi öldürme şansı varken bile sadece babasını öldüren kişiyi öldürmesi bile, Abby'nin kötü bir karakter olmadığını, sadece intikamını aldığını gösteriyor.
Ellie ise hikaye boyunca, önüne geleni kim olduğunu umursamadan indire indire ilerleyip Abby'e ulaşmaya çalışıyordu. Acımasız ve merhametsiz bir şekilde, düşman bildiği insanları cezalandırıyordu. Tabii bazılarını nefsi müdafaa olduğunu da söylemezsem, Ellie'ye haksızlık etmiş olurum ama genel olarak, düşmanlarını gözünü kırpmadan öldürüp Abby'e ulaşmaya çalışıyordu.

Yani bu oyunda, Abby'nin Joel'i öldürmek dışında bir kötülüğünü görmedim ben. Joel'i öldürmek de bir kötülük bile sayılmaz, intikamını aldı. Spoiler vermek istemiyorum, o yüzden çok detaylı anlatmıyorum bu konuyu ama Abby'nin aslında iyi biri olduğunu, merhametli birisi olduğunu ve sadece intikamını alan birisi olduğunu, oyunu oynarsanız net bir şekilde göreceksiniz. İşin özünde iki tarafın da kaybı var ve iki taraf da kendince haklı. The Last of Us evreni acımasız bir evren ama Joel'in Abby'nin babasına yaptığı şey mantıksızdı. Bence Abby haklıdır ve Abby gerçekten çok güzel işlenmiş bir karakterdir. Abby'nin intikamı hakkındaki linçlemelere de katılmıyorum.

Neyse, The Last of Us Part II keyif alarak oynadığım bir oyun oldu. Grafikleriyle, oynanışıyla, müzikleriyle ve senaryosuyla bence gayet güzel bir oyun. İlk oyuna nazaran daha vahşet, şiddet ve katliam içeren bir oyun olsa bile, emin olun, oynayacağınız en güzel oyunlardan biri olacaktır.



Yorumlar